30 Mayıs 2009 Cumartesi

Bebekli Poşet Torbaları...


Bu tatlı sarışın bebek neden mi duvarda asılı? beni takip edin...
Alışveriş yaptınız,etrafta bir sürü poşet var. Nerede saklamalı bu poşetleri? Bir yakınım ,beni ziyarete geldiğinde getirmişti bu bebeği. Uzun elbisesiyle çok güzel görünüyordu. Ama bir atraksıyonu vardı. Uzun elbisesinin etek ucuna lastik dikilmişti. Ben bana bebek hediye geldi diye sevinirken bebeğim mutfaktaki bir askıya asıldı ve etrafındaki tüm poşetleri eteğinin altına topladı. Ne süper bir fikir ve ne güzel bir hobi değilmi? hatta bunları yapıp satanlar olduğunu da sonradan öğrendim. Artık kızlarımızın bebeklerini atmıyacağız. Ne yapacağız? Harika Poşet toplama torbaları...İşte birkaç örnek daha...

Yazlık Örgü Berem


Bu yaz plajlarda kumaş şapkalar yerine tığ işi bereler çok moda. Renkli renki yazlık bereler, denizden çıkar çıkmaz dağılmış ve karışmış saçlarınızı toparlayıveriyor. Birde yaz gecelerinde uygun bir şalla hem kıyafetinizi tamamlıyor, hem de size gösterişli bir hava veriyor. Ben de bulduğum bir örneği uygulayarak kendi plaj kıyafetlerime uygun yeşil- turuncu ve pembe - beyaz renlklerine uygun bereler yaptım. Nasıl mı? Merak edenler devam etsin...

ilk önce 4 nm tığ ile 8 zincir çekip,daire şeklinde kapattım. Yünümüz çok ince olmamalı bu dökümlü duracak bir model. Dairemizin içini 21 adet ikili trabzan ile dolduruyoruz. 3 zincir kala turu bitiriyoruz. 4zincir çekip ikili trabzan + 1 zincir+ikili trabzan+....şeklinde turu dönüyoruz. Tekrar 4 zincir çek önündekine değil de daha sonraki kutucuğun üzerine batalım. 3 tane üçlü trabzan yapıyoruz.4 zincir çekip tekrar bir sonraki kutucuğa batıyoruz. Geniş bir kutucuk oluşturduk. 4 zincir çekip bir geniş kutucuk daha yapalım. Böylece turu iki geniş kutucuk+3x3lü trabzan şeklinde dönerek bitirelim.

Başladığımız noktaya gelince tığımızı çift dolayarak,alt sziıradaki 3x üçlü trabzanın başınd ve sonunda da olmak üzere 5 tane trabzan yapıyoruz. Püf noktası bu çift dolamalı trabzanları batarak değil tığımızla ipi altan alarak yapıyoruz. 4 zincir çekip iki kutucuğun ortasını oluşturan trabzanın önüne ve arkasına da yağtığımız çift dolamalı 3 trabzan yapıyoruz. am turu bu şekilde dönüyoruz. Anlatması biraz karışık gibi ama resmi incelediğinizde daha net anlaşılabilir.

Görüldüğü üzere devamlı ipi tığa devamlı çift dolayarak çalışıyoruz. 5 adet alttan almalı trabzanımız sabit kalıyor ,diğer normal batarak yaptığımız trabzan sonraki sıralarda 1,3,4,5,5,5 şeklinde devam ediyor. Alttan almalı sabit örülen5 trabzan ile
bu artarak giden trabzanlar arasında hep 4 zincir var.sonra tam tur 3 zincir + 1 tane üçlü trabzan... şeklinde sırayı bitiriyoruz.

Sonraki sırayı 2 altan 2 üstten alarak devam ediyoruz. Yani batmadan,sonraki ilmeklerin arasından dolayarak. Son sırayı da 3 ilmek bir alarak kapatıyoruz. Beremiz hazır.Bu senemin modası olarak gül veya yapraklarla bir kenarını süslüyoruz. Güle güle kullanalım...

29 Mayıs 2009 Cuma

Bursa'da Tarih Kokan Tophane.....


Bu hafta rüzgarlı geçen birkaç günden sonra güzel ve güneşli bir hava yakalayınca yürüyüşümüzü Tophane semtine doğru yaptık. Tophane Bursa'ya tepeden bakan tarih kokan bir semt. Bizimle birlikte gezip görmek isterseniz devamını okuyun....

Ana caddeden ayrılıp ,artık cafelerle donatılmış Bursa surlarının arasından yukarı doğru çıkmaya başladık.Yemyeşil çok güzel bir patika burası,manzarası harika ama biraz da yorucu olduğunu itiraf etmeliyim.

Önce Şehir merkezindeki alışveriş merkezi zaferplaza,sonra çatal fırın üst geçidi ve uzaklardan bize gülümseyen yeşil türbe,patika boyunca uzaklardan bize eşlik ediyor. Yukarı çıktığımızda biraz soluklanıp birşeyler içiyoruz ve Bursayı tepeden doyasıya seyrediyoruz.

Şimdi hemen arkamızda saat kulesi bulunuyor. Bu saat kulesi 1800 yıllarda yıkılan başka bir saat kulesinin yerine 1905 yılında inşa edilmiş ve Sultan Abdulazizin saltanatının 29.yıldönümünde yapılan bir törenle açılmış. Kare bir yapıya sahip ve 6 katlı bir kule. Her katında bir pencere var.İçinde de 89 basamaklı ahşap bir merdiveni var.İçinden de görüntü alacaktım ama kapısı kilitliydi.

Benim çocukluğumda Ramazan akşamlarında iftar vakti beklenirken Pencelerde gözler hep saat kulesinin üzerine yerleştirilen mahya banzeri ışıklarda olurdu.Okunan ezanla birlikteTophaneden top patlatılır ve bu ışıklar yanardı.Bir keresinde tam da top atılırken oradaydım ve 1-2 saniye için sağır olduğumu zannetmiştim.

Bu toplar istiklal savaşında Bursayı savunan askerlerimizce kullanılmış ve o günlerin anısına orada bulunuyorlar. Tıpkı az ilersinde yatan 14 istiklal savaşı şehidi ile birlikte.

Bu arada tesadüfen Kıbrıs savaşı gazilerinden bir grup da o günoradaydı. Şehitlerimizi ziyaret ediyorlardı.Objektifimize gülümsediler....

Şimdi sıra geldi iki büyük Cihan sultanın ziyaretine..Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Bey (1257-1326)ve Giriş yolunun karşı tarafında yatan oğlu Orhan Bey ...Orhan Beyin türbesi tadilatta olduğu için kapalıydı içine bu kez giremedik ama dışardan iki fotoğraf çektim.

Allaha şükür Osman Gazinin türbesi açıktı da orayı gezebildik.Osman Gazi Orta Asyadan Anadoluya göç ederken boğulan Kayı Boyu Beyi Süleyman Şahın torunu,Yine herkesin bildiği gibi Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu ve Şeyh Edebalinin damadı.Osman Gazi hakkında bilindik en güzel hikaye Şeyk edebalinin evinde kendisine ayrılan odada duvarda Kuran-ı Kerim bulunmasından ötürü ,ayağını uzatıp yatmaktan utandığı için gece boyunca Kuran okuduğu ve sabaha karşı uykuya yenik düştüğünde rüyasında şeyh edebalinin koynundan bir ay çıkıp onun koynuna girdiğini ve koynundan bir ağaç yükselip ,dalları ve gölgesinin dünyayı kapladığını gördüğü ve bunu Şeyh edebaliye anlattığı zaman Bu rüyanın Şeyh Edebalinin kızı ile yapılacak bir izdivaç ve soyunun Dünyaya egemen olacağı şeklinde tabir edilmesidir.Birde Şeyh Edebalinin Meşhur Vasiyeti vardır hafızalarımızda kalan.

ŞEYH EDEBALİ'NİN
OSMANLI DEVLETİNİN KURUCUSU ve
DAMADI OSMAN GAZİ'YE VASİYETİ :

Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra
öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoşgörmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana...

Ey oğul, sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma;
insanı yaşat ki devlet yaşasın.

Ey oğul, işin ağır,
işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun...
Güçlüsün, kuvvetlisin,
akıllısın, kelamlısın!
Ama; bunları nerede,
nasıl kullanacağını bilmezsen
sabah rüzgarında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve
iradene sahip olasın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi
değildir. Bütün bilinmeyenler,
feth edilmeyenler,
görünmeyenler, ancak sen faziletli ve
ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.

Ey oğul ! Ananı , atanı say !
Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen ,
yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma !
Gördüğünü görme ! Bildiğini bilme !
Sevildiğin yere sık gidip gelme !

Ey oğul ! Üç kişiye acı :
Cahil arasındaki alime ,
zenginken fakir düşene,ve
hatırlı iken itibarını kaybedene.

Ey oğul! unutma ki,
yüksekte yer tutanlar,
aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma !...

İşte böyle ...insan bir an tarihte yolculuk yapıyor değil mi?Evet türbeyi görüntüleyelim.Türbe sekizgen bir yapıya sahip,içinde 17 sanduka var...Osman Bey öldüğünde ilk olarak babası Ertuğrulgazinin Söğütte bulunan mezarının yanına gömülmüş.Bursa Türkler tarafından ele geçirilince Buradaki bir manastıra gömülmüş.O zamanlar Orhan Gazinin mezarı da aynı çatı altındaymış.1855 depreminde manastır yıkılınca Sultan abdulaziz 1863 de bu türbeyi yaptırmış.

Büyük sultanlara veda edip oradan ayrılırken tophanenin tarihi ve şirin evleri bize gülümsüyor.Oğlum Mert bazı fotoğraflara konu mankenliği yaptı. Bu sokaklarda gezerken kendimi bir gölge oyunun içinde hissettim.

Yolumuz, bizi şehrin merkezine indirirken sağ tarafta saltanat kapısı ve şehrin surları yükseliyor

Sol tarafta ise yine alt surların restore edilmesiyle şehrimize küçük elişi dükkanları ve cafe olarak kazandırılması düşünülen Bali Bey Han...

...ve onun yanında Hayatı boyunca Osmangazi ve Orhangazi nin yanında savaşmış ve bir gün, bir ok fırlatarak okun düştüğü yere gömülmek ve ölümünde bile bu sultanlardan ayrılmamak isteyen Okçu baba türbesi yer alıyor.

Tophane den bu kadar arkadaşlar..Daha anlatacağım çok şey var ama en göze çarpıcı olanları bunlar ve hakikatten bir kez daha gezmiş gibi oldum.Ben yazarken biraz yoruldum ama siz bu güzel gezinin tanıdını çıkarın.Bakalım ayaklarım haftaya beni nereye doğru götürecek...

28 Mayıs 2009 Perşembe

İlginç bir Hobi Daha...


Ne değişik fikirler, değişik zevkler ve hobiler var değil mi? Sıcak yaz günlerinde vazgeçemediğimiz tatlıların başında dondurma gelir. Şöyle soğuk soğuk, hemen hararetimizi alıverir. Çocukluğumuzda bir tek markanın dışında hep külahlı yerdik ama o tek marka saplı dondurmanında tadı başkaydı. Sonra dondurma biter sapını üzüntü ile atardık. Artık atmıyoruz. Devir hesap devri. Geri dönüştürüyoruz. Neler mi yapıyoruz...
Dondurma saplarını biriktiriyoruz, birbirine yapıştırıyoruz ve fotoğraflarımızı koyacağımız harika çerçeveler yapıyoruz.

Değişik şekillerde sepetler, saksılar yapabiliyoruz.

Kenarlarını dışarda bırakarak yapıştırdığımızda daha değişik modellerde kutular yapabiliriz.

Değişik ev maketleri yapabiliriz. Yapabiliyorsak araç maketler de tasarlayabiliriz.

Hatta kalemlik veya kitaplık da oluşturabiliriz.Sonuçta kullanmayıp attığımız dondurma saplarından birşeyler üretmek ve güzel bir hobi oluşturmak harika bir şey...

 

Son Yazılar

Son Yorumlar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Yumak Sepeti Blog Copyright © 2009 Flower Garden is Designed by Blog for Blog Yumak Sepeti Flower Image by YumakSepeti