31 Temmuz 2009 Cuma

YAPRAKLARDAKİ TASARIM


yapraklar YAPRAKLARDAKİ TASARIM

Yaprağa dıştan baktığımızda gördüğümüz biçim ve yapılar, belirli bir amaca yönelik bir tasarım içerir. Örneğin, yaprağın maksimum güneş ışını alması için düz durması gerekir. Ancak, yaprak böyle durabilmek için özel bir dizayna sahip olmalıdır. Yaprağı bir gazete ya da dosya kağıdına benzetmek yaprağın düz durması için gerekli olan bu dizayn hakkında daha iyi fikir verecektir. Bir düşünün, gazete ya da dosya kağıdını düz tutmak istediğinizde ne olur? Tabi ki kağıt kıvrılarak ikiye katlanır. Bu durumda yapmanız gereken kağıdı, ona yanlardan belirli bir kıvrım vererek dik tutmaktır. İşte, yaprakların dik durması için de böyle belli bir kıvrıma sahip olmaları gerekir.

Yapraklar Dik Durmayı Nasıl Başarıyor?

Yaprakların dik durarak, güneş ışığından daha fazla yararlanmalarının bir nedeni de yapılarında bulunan “midrib” adı verilen ana damardır. Bu damar, yaprağın ortasından geçerek onu bitkiye bağlar. Ayrıca, midribden çıkarak yaprağın yüzeyine yayılan başka damarlar da vardır. Midrib ve bu yan damarlar, yaprağın düz durmasını sağlayan iskelet görevi görürler.

Peki, yeryüzünde sayılamayacak çoklukta bulunan yapraklardan her biri ince bir hesap isteyen bir eğime ve düz durmaları için gerekli olan bir damar sistemine nasıl sahip olmuşlardır? Elbette, bir yaprağın kendi kendine, güneş ışığından maksimum oranda faydalanmasının daha iyi olacağını akletmesi imkansızdır. Ayrıca, yaprakların dik durmak için gerekli olan eğimi uç kısımlarına vererek yeşermeleri ya da ortalarında iskelet görevi görecek bir damar sistemi oluşturmaya karar vermeleri de mümkün değildir. Tüm bunların tesadüfen kendi kendine oluşması da kesinlikle imkansızdır. Sonuç olarak, yukarıdaki sorunun cevabı çok basittir: Yaprakların damar sistemini de, uç kısımlarındaki kıvrımı da tasarlayan ve yaratan Allah’tır.

Yaprak, mekanik bir destek gibi iş gören damarlar üzerine serilmiş bir kumaş parçasına benzer. Bu sistemin etkili olarak kullanılması için yaprağın, dokusunu desteklemek için kullanacağı enerjiyi en az seviyede tutması gerekir. Yaprak için bu çok kolaydır. Çünkü, yaprağın ortasından geçen bir ana destek ve bu destekten yaprakların kenarlarına uzanan ikincil destekler vardır. Özellikle, ana damarın bulunduğu yer yaprağın ağırlık dağılımını dengelemede çok önemlidir.

yapraklar 01 YAPRAKLARDAKİ TASARIM

Şöyle ki, ana damarın kaldırma gücü, bağlantı noktasından uzaklaşıldıkça azalır, ağırlık ise uzaklaşıldığı oranda artar. Örneğin ağır bir kitabı kolunuzu ileri uzatarak tutarsanız, kolunuzun kitabı kaldırma gücünün azaldığını, kitabın kolunuza etki eden ağırlığının ise arttığını hissedebilirsiniz. Ancak, ana damar yaprağın tam ortasından geçtiği için üzerindeki ağırlık eşit miktarda dağılır.

Bu sıradan bir olay değildir. Dikkat edin! Hiçbir denge kesinlikle tesadüfen oluşamaz. Bir düşünün, tuğlalar tesadüfen biraraya gelerek sağa sola yıkılmayan bir bina oluşturabilirler mi? Ya da herhangi bir köprü ağırlık merkezi hesaplanmadan inşa edilirse ayakta durabilir mi? Tabi ki, bu iki örnek ve daha bunların benzeri binlerce örnekte olduğu gibi madde tesadüfen biraraya gelerek belli bir düzen ve denge oluşturamaz. Canlı ya da cansız, her varlığı belli bir düzen ile yaratan Allah’tır. Allah, küçücük bir yaprağı da üzerinde milyarlarca insanın rahatlıkla yaşayabileceği kadar büyük olan Dünya’yı da üstün bir tasarım ile yaratmıştır. Bir şeyin büyük ya da küçük olması önemli değildir, Allah’ın yaratmasında hiçbir eksiklik olmaz. Kuran’ın ayetlerinde, Allah’ın herşeyi mükemmel bir şekilde yarattığı ve hiç kimsenin O’nun yarattığı evrende bir bozukluk bulmaya güç yetiremeyeceği şöyle bildirilir:

O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman’ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ göremezsin. İşte gözü çevirip gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)

Yaprakların Dayanıklı Olmalarını Sağlayan Özel Tasarımlar

Yaprağın yapısal mekanizmasının tasarımında daha pek çok işlevsel mucize vardır. Bu konuyu araştıran, Wisconsin Üniversitesi’nden Tom Givnish, bu konuyla ilgili şöyle demektedir:

Eğer bir tek mekanik verimlilik değerlendirmeye alınsaydı bütün yaprakların üçgen olması gerekirdi.

Elbette yaprağın tasarımında sadece mekanik yapı değil, daha birçok kompleks yapı da devreye girmektedir. Bunun bir sonucu olarak yapraklar üçgen değildir, başka özelliklere de sahiptirler. Mesela yaprakların sıralanmasında ortaya çıkan matematiksel hesaplar bunlardan biridir. Yapraklar dizilirken biri diğerine gölge yapmayacak şekilde dizilirler. Givnish bu konuda şunları söylemektedir:

yapraklar 02 YAPRAKLARDAKİ TASARIM

Üçgen yapraklar ince dallar boyunca güneş ışığını verimli olarak toplayacak şekilde dizilemezler, çünkü üçgenler sıkışık olarak biraraya gelemezler. Ancak yaprağın tabanı, uçurtma şeklinde iyice incelirse bir daire veya spiral şeklinde dizilerek birbirlerinin üstünü kaplamazlar.

Yaprakların özel tasarımı, bulundukları iklim koşuluna, hayat sürelerine ve saldırıya uğrama ihtimallerine göre de değişir. Örnek olarak çoban püskülünü alalım: Bu bitki keskin dikenlere sahiptir. Ancak bu dikenler, daha çok bitkinin alt kısmındaki yapraklarda bulunmaktadır. Üst taraftaki yapraklarda genellikle dikenli uca rastlanmaz. Bu tasarımın önemli bir nedeni vardır; alt taraftaki dikenler, yaprakları, yaprak yiyen hayvanlara karşı korumaktadır. Hayvanlar bitkinin üst kısımlarına erişemedikleri için, üst taraftaki yapraklar için böyle bir önlem almaya gerek kalmamıştır.6 Birçok bitki, saldırılara karşı koymak için böyle keskin dikenleri kullanır. Dikenli yapraklara, her mevsim yeşil kalan ağaçlarda daha sık rastlanır. Bu yapraklar çok özel bir tasarıma sahiptirler. İğnemsi yapıları sayesinde don olaylarına karşı korunurlar. Ayrıca, topraktaki su donduğu zaman sıvı kaybetmemeleri için özel olarak kalın bir mumsu tabakayla kaplı olarak da yaratılmışlardır.

Her bitkinin yapısal özellikleri bir diğerininkinden farklıdır. Bitkiler bir yandan fotosentez yaparak oksijen ve besin üretir, diğer yandan da sahip oldukları çeşitli özelliklerle, belirli görevleri yerine getirirler. Bu özel tasarımları sayesinde, bazı bitki yaprakları su ve besin depo ederken, bazıları dikensi yapılarıyla savunma yapabilirler, başka nesnelere sarılıp tutunabilirler, üreme yapabilirler ya da karmaşık tuzaklarla böcek gibi ufak hayvanları yakalayarak beslenebilirler. Bu yüzden hangi bitkiyi incelersek inceleyelim, birçok olağanüstü özelliğe sahip olduklarını görür, böylece, bitkilerin yaratılışındaki sonsuz ilim ve sanata şahit oluruz. Hiç şüphesiz, bu ilim ve sanat, canlı cansız tüm varlıkları üstün bir hikmetle yaratmış olan Allah’a aittir:

O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır. (Enam Suresi, 99)(Alıntıdır:harunyahya.org)

30 Temmuz 2009 Perşembe

YAĞLI SAÇLAR İÇİN TAVSİYE VE MASKELER


yagli-saclar-icin-tavsiyeler

Saçlar bir bayan için tahmin edilemeyecek bir öneme sahiptir. Güzellik belkide saçlardan başlamaktadır. Eğer ki saçlarınız istediğiniz güzellikte değilse, ne yaparsanız yapın yağlı bir görüntüye sahipse işte size bir kaç formül. Merak ettiyseniz…

Saçınızı gereğinden fazla yıkamak, yani bir kaç kez şampuanlamak, ovalamak, saç diplerine fazlaca masaj yapmak zararlıdır.Yıkandıktan sonra saçlarınız uçuşuyorsa, buna engel olmak için, saçınızın son durulama suyuna biraz limon suyu eklemeniz yeterli olacaktır. yağlı saçlar kaynar suyla yıkanmamalı. Bu işlem saç diplerini tahrip edip daha çok yağlandırır. Saçlarınız yağlıysa sprey’in yanı sıra fön ve elektrikli bigudi gibi saç derisine zarar veren elektrikli aletler kullanmayın. Yağlı saçları ayda bir kere bira ile ıslatıp kafa derinize masaj yapın. 15-20 dakika dinlendirip yıkayın.

Yağlı Saçlar İçin Öneriler:
*4 yumurtayı çırpıp, bununla başınıza hafifçe masaj yapın. 15 dakika bekleyin. Sonra su ile yıkayın. Saçınızı bir bardak konyak ve bir bardak gül suyu karışımı ile durulayın.

yagli-saclar-icin-tavsiyeler

*Yağlı bir saç için en etkili bakım ürünü elma sirkesidir. Saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyunuza bir çay bardağı kadar elma sirkesi karıştırırsanız saçlarınızın daha parlak ve daha az yağlanan bir yapıya kavustuğunu göreceksiniz.

*Bir diğer önerim ise Limon durulaması; yağlı saçlar için 1 limonun ince rendelenmişkabuğu ve 1 tatlı kaşığı dolusu incekıyılmış ıhlamur, yarım litre soğuk suya eklenir ve kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra 10dakika demlenmeye bırakılır ve süzülür. 8 limonun suyu ile birlikte, hepsi bir şişeye veya kavanoza aktarılır ve çalkalanarak 2 gün bekletilir. Saçlar yıkandıktan sonra, 1 litreılık durulama suyuna, şişedeki sıvının 1/8bölümü eklenir ve durulama yapılır.

yagli-saclar-icin-tavsiyeler

Suna Dumankaya’dan Yağlı saçlara sahip olanlar için küçük ve kolay bir karışım;
* 1 kahve fincanı elma sirkesi,
* 1 tatlı kaşığı kekik suyu,
* 1 çay kaşığı tuz,
* 1 su bardağı suyu karıştırın

Elde ettiğiniz karışımı saç diplerinize masaj yaparak sürün. Daha sonra nemli ve sıcak bir havluya sararak yaklaşık iki saat saçınızda bekletin.

Saçlarınız çabuk yağlanıyorsa…
Biberiye bitkisi ve 1 tatlı kaşığı kekiği bir buçuk su bardağı kaynar suda, çay demler gibi demleyin ve bir süre dinlendirdikten sonra süzün. Daha sonra bu karışımı temiz saç diplerine iyice yedirerek sürün. Bu şekilde çabuk yağlanma sorununa elveda diyebilirsiniz.

yagli-saclar-icin-tavsiyeler

Yağlı saçlar için pratik bilgiler

Saçınız yağlı bir görünüme sahipse, geniş uçlu bir makyaj fırçasını mineral bir pudranın içine batırın. Fırçanın ucun da kalan fazlalığı azaltmak için sapına elinizle hafifçe vurduktan sonra pudrayı saç diplerinize uygulayın. Uyguladığınız pudra fazla yağı emerek saç tutamlarınız arasına karışacak. Bize inanın, kimse duş almaya vaktiniz olmadığını anlayamayacak.

Güzel kokmak için
Saçlarınıza az bir miktar parfüm sıkın. Büyük uçlu bir fırça yardımıyla saç diplerinizden başlayarak uçlarına kadar tarayıp kokuyu dağıtın. Tüm gün muhteşem kokacaksınız.

BÜRYAN PİLAVI


buryan2 BÜRYAN PİLAVI

Kimi der Siirt’in, Kimi der Bitlis’in yemeğidir. Bir bakmışsın Rumelilerin olmuş. Sonuçta anlarsın ki Güzel mi güzel bir Türk yemeği Büryan Pilavı. Belki şu sıcak yaz günlerinde yemesi biraz ağır gelebilir ama yine de başlıbaşına bir şölen yemeği. Hem önümüzde Ramazan, şöyle iftar vakti, belki de bahçeye kurulmuş bir sofrada, ayran eşliğinde kaşıklayıveririz Büryan Pilavını…

Malzemeleri:
* 1,5 kg. koyun eti
* 3 su bardağı pirinç
* 5,5 su bardağı et suyu
* 1/2 su bardağı sıvı yağ
* Tuz

Yapılışı:
İri parçalara bölünmüş ete 6 su bardağı su ilave edip, yumuşayıncaya kadar haşlayın.
Soğanı küçük küp şeklinde doğrayın. Sıvıyağda pembeleşinceye kadar kavurun. Kabukları soyulup, küp şeklinde doğranmış domatesi ilave edin.Soğana, yıkayıp süzdüğünüz pirinci ilave edin. Sürekli karıştırarak kavurun.
Pirinci, orta büyüklükte ısıya dayanıklı bir cam tepsiye yayın. Üzerine haşlanmış eti yerleştirin. Sıcak et suyunu ve tuzu ilave edin.Etli pilavı önceden 200 derece ısıtılmış fırında suyunu çekene kadar pişirin. Sıcak olarak servis yapın

Herkese Afiyet Olsun…

29 Temmuz 2009 Çarşamba

KENDİ OJENİZİ YAPIN


Kendi ojeni yap KENDİ OJENİZİ YAPIN

2009 makyaj modasında canlı renkler öne çıkıyor. Pembe, kırmızı gibi ojelerle birlikte mavi ve yeşil tonları da görebiliyoruz. Kendi evinizde modaya uygun ojeler yapmak ister misiniz? Eğer istiyorsanız internetten bulduğum şu formülü uygulayabilirsiniz…

Kendi Ojenizi Yapın!

İhtiyacınız olan oje rengini yakalamak, kullanmadığınız göz farlarınızı değerlendirmek ve rengârenk tırnaklara sahip olmak için pratik oje yapabilirsiniz.

Malzemeleri:
* Seçtiğiniz renkte bir göz farı
* Bir şişe beyaz oje
* Kâğıt

Yapılışı:
Kâğıttan oje şişesinin ağzına uygun bir huni yapın.
Seçtiğiniz bir göz farını küçük parçalara ayırın.
Huni yardımıyla göz farını ojenin içine ekleyin.
Homojen bir karışım elde edene kadar oje fırçasıyla karıştırın.
Renkli ojeniz hazır!

Tek kullanımlık renkli ojeler yapmak için küçük bir kâse bir miktar beyaz oje ve renkli göz farını karıştırın. Oje fırçasıyla tırnaklarınıza sürün.

28 Temmuz 2009 Salı

ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR


dogal taslar04 ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

Bazen değişik ve renkli takılar görürüz. Bazıları mattır, bazıları şeffaf ve parlak. Belki çok pahallı ve değerli değillerdir ama en azından doğaldırlar ve şıkdırlar. Üstelikte Aşk ve gücün sembolü olarak yıllardır insanların ilgisini çeken doğal taşlar, stresten mide ağrısına kadar birçok rahatsızlığa iyi geliyor. Alternatif tedavi yöntemlerine gösterilen ilginin artmasıyla taşların rahatsızlıklara iyi geldiğine inananların sayısı hızla artıyor. İstanbul Kuyumcu Esnaf ve Sanatkarları Odası’nın yayımladığı ‘Gold News’ dergisinde yer alan araştırmaya göre, birbirinden renkli doğal taşlar, insanlara şifa saçıyor.

dogal taslar11 ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

İşte şifalı taşlar:

- AGAT: Uzun ömür ve mutluluk simgesi, stresi atıyor.
- FİRUZE/TURKUAZ: Olumsuzu olumluya çevirir, göz ağrılarına iyi gelir, üretkenliği artırır.Tansiyonu düzenler ve kalp hastalıklarına iyi gelir. Nazara karşı etkilidir. Cinsel cazibeyi ve kadınlık özelliklerini artırır.
- AYTAŞI: Seziyi güçlendirir, kramplara iyi gelir.
- KAPLAN GÖZÜ: Sahiplenme duygusunu güçlendirir, konsantrasyonu artırır.
*AKİK: Erkeklerde erkeklik bezini, kadınlarda yumurtalıkları korur.Güçlü ve erkeksi bir enerjiye sahip olan akik, cinsel organlar ve cinsel güç için faydalıdır. Kan dolaşımına iyi gelir. Bedenin gerginlik olan kısımlarına sıcaklık hissi verir ve gerginliği azaltır. Kendisini taşıyan kişiye güç, keyif ve iyimserlik hissi verir. Fiziksel canlılığı artırarak tembelliği giderir.
- MAVİ KALSEDON: Düşünce yeteneğini güçlendirir, iyi konuş-mayı sağlar.
- ZEBERCET: Cihazların kaydedemediği kalp çarpıntılarını ve korkuları giderir.
- OPAL: Sevgi ve şefkatin simgesidir. Güven veren ve negatif duyguları emen bir taştır. Duygusal yaklaşımı güçlendirir. Eklem iltihaplarına, görme sorunlarına çok iyi gelir ve sezgilerin gelişmesine yardım eder.

dogal taslar01 ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

*TOPAZ/SİTRİN: Kan dolaşımı bozukluğuna ve mideye iyi gelir. Telepati yeteneğini artırır.
*LAL: Ateşlilik ve canlılık sağlar.Kanı temizler ve kan dolaşımını hızlandırır. Üreme gücünü arttırmak için rahmin üzerine konularak kullanılır. Adet sancıları, düzensiz kanamalar ve menopoz için de faydalıdır. Cinsel enerjiyi ve duyarlılığı artırır.
* JADE/YEŞİM: İyi ilişki, dostluk simgesidir. Böbrek rahatsızlığından kaynaklanan ateşi düşürür.
*LAPİSLAZULİ: Ruh ve beden arasındaki dengeyi sağlar, hazmı kolaylaştırır.
*AMETİST: Stres, migren, iştahsızlık, göz ağrıları ve akciğer hastalıklarına iyi geliyor.Göz hastalıklarına, alerjiye, baş ağrılarına ve kalp rahatsızlıklarına iyi gelir. Hormon ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kanı temizler ve enerji verir. Bulunduğu çevredeki olumsuz enerjileri temizleyip dönüştürür. Uykusuzluk çekenlere iyi gelir. Sarhoşluğu giderir.

dogal taslar07 ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

*KRİSTAL KUVARS: Enerji simgesidir, tansiyonu düzenler, meditasyonda kullanılır. Cep telefonu, telsiz ve bilgisayarlardan yayılan radyasyonu toplar. Beyin için uyarıcı niteliğine sahip olan bu taşlar, kişinin çevresindeki negatif enerjiyi yok eder ve pozitif enerjiyi toplar. Kişinin endişelerinden kurtulup yaşama sevinci duyması için güç verir. Kalbi rahatlatır ve duygusal acıların çabuk geçmesini sağlar.
* KRİZOPRAZ: Seksüel ve depresif sorunları hafifletir, kişisel yetenekleri ortaya çıkarır.
*JASPER: Karaciğer, dalak ve mesaneyi güçlendirir.
*MALAKİT: Fiziksel acılardan kurtulmak için kullanılır. Kalbi kuvvetlendirir ve sakinleştirici etkisi dolayısıyla uyumaya yardım eder. Neşe ve canlılık verir.
*KANTAŞI: Hafızayı güçlendirir. İnsanı zayıflık ve cesaretsizlik duygularından kurtarır. Kantaşını taşıyan kişinin kendisiyle ilgili duyduğu kuşkularını yok etmesine yardım eder. Engellenme duygusundan kurtarır. Para getiren bir taş olduğu söylenmektedir.

dogal taslar ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

*ELMAS: Bütün enerji merkezlerini harekete geçirir, kişiyi zihin, beden ve ruh olarak bütünler.
*AKUAMARİN: Sinirleri yatıştırır ve içsel rahatlık verir. Solunum yolları rahatsızlıklarına, astım, böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezi rahatsızlıklarına iyi gelir. Bereket ve uğur taşıdır.
*ARAGONİT TAŞ:Disiplin eksikliğini giderir, kişinin kendisini denetlemesine yardım eder.Kişisel gelişme ve durgunluğun / durağanlığın aşılması için yararlıdır.Ağrıları ve soğuk algınlığını giderir.Birdenbire ortaya çıkan sinirlilik (öfke) karşısında sükunet verir. Kalsiyumu emilimini düzenler, dengeler, fazlalığı dışarı atar, azalmışsa yeniden tamamlar.

dogal taslar12 ŞİFALI DOĞAL TAŞLAR

AYAK KOKUSU VE TERLEMESİ İÇİN DOĞAL ÖNERİLER


ayak kokusu AYAK KOKUSU VE TERLEMESİ İÇİN DOĞAL ÖNERİLER

Ayaklarda oluşan terlemeler sonucu istenmeyen bir durum olan, ayak kokuları meydana gelebilir. Tıbbi olarak hidroforez olarak adlandırılan bu durum, sağlık açısından da, toplum açısından da istenmeyen bir durumdur. Aşırı ayak terlemeleri ve ayak kokusu için bitkisel önerilerden faydalanmak isteyenler için beş ayrı önerimiz var.

1. ÖNERİMİZ İçin Gerekli Malzemeler:
* 1 kova ılık su
* 1 tatlı kaşığı lavanta yağı
* 1 tatlı kaşığı okaliptus yağı
* 1 tatlı kaşığı tentürdiyot

HAZIRLANIŞI: Malzemeleri karıştırıp ayaklarınızı 15–20 dakika bekletin
.
ayak kokusu 01 AYAK KOKUSU VE TERLEMESİ İÇİN DOĞAL ÖNERİLER

2. ÖNERİMİZ;
Bir çorba kaşığı pudraya 7 damla kekik yağı damlatıp, ayaklarınıza sürün.

3. ÖNERİMİZ;
Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı koyun ve her akşam yatmadan önce 10 dakika leğende bekletin. Bu işlemi 10 gün boyunca uygulayın, 10. günün sonunda ayak kokusu diye bir şey kalmamaktır. Bu tedavi yöntemi genelde tavsiye edilen yöntemdir ancak ayak kokularınızdan kurtulmak için ayak sağlığınıza da dikkat etmeli çorabınızı sıklıkla değiştirmeli ve rutin bir şekilde bakım yapmalısınız.

4. ÖNERİMİZ;
Ada çayı rendelenmiş havuç ile birlikte suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen su ile tedavi müddetince ayaklar bol bol yıkanır.

ayak kokusu 02 AYAK KOKUSU VE TERLEMESİ İÇİN DOĞAL ÖNERİLER

5. ÖNERİMİZ de İbrahim Saraçoğlu’nun ayak kokusunu önleme kürü;

Malzemeleri:
1 su bardağı su
4,5 gr atkuyruğu (Kırkkilit)

Hazırlanışı: 1 su bardağı suyu kaynatarak 4,5 gr atkuyruğu (Kırkkilit) bitkisini kaynamış suya koyarak bekletin. ılınınca ayaklarınızı bu suyla yıkayın. Bu işlemi 2,3 günde bir tekrarlayın.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

GOOGLE DA ETKİN ARAMA TEKNİKLERİ


google arama1 GOOGLE DA ETKİN ARAMA TEKNİKLERİ

Her gün herhangi bir dilde, herhangi bir ülkede, milyonlarca kişi ya yeni bir web sitesi açıyor ya da mevcut web sayfalarına yeni sayfalar ekliyor.

1 milyar sınırını çoktan aşan ve adeta bilgi çöplüğüne dönüşen web siteleri içerisinden aradığınız bir bilgiye arama motoru olmadan ulaşabilmeniz neredeyse imkânsız…

İnternette arama yaparken çoğumuzun yıllardır kullandığı arama motoru, tartışmasız Google’dır. Ancak birçok kimse ‘Google’da arama nasıl yapılır?’ konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı için çok basit bulunabilecek bilgi ve belgelere bile ulaşamıyor ya da saatlerce bilgisayar başında vakit harcıyor ama buldukları bilgiler işine yaramıyor. Kolay ve hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak isteyenler için ‘Google arama rehberi’ hazırladık. Karşınıza çıkan yüzlerce google sayfasıyla boğuşmak istemiyorsanız ipuçlarımızı okumadan arama yapmayın.

Arama yaparken bunlara dikkat edin:

Arama yapacağınız bilgi ile ilgili sorunuzu doğru yazın.

Arama sırasında birden fazla kelime kullanarak arama sonuçları ekranında görüntülenen sayfa sayısını azaltın. Böylece aradığınız bilgiye en kısa sürede ulaşırken en yakın sonuçlara da ulaşmış olursunuz.

Aradığınız bilgiyi tam 12′den vurmak için aradığınız bilgilerin en başına ve en sonuna (”) işareti koyun. Böylece tırnak içerisinde geçen cümlenin tüm kelimelerinin bir arada olduğu sayfalar arama sonucu olarak dönecektir.

Aradığınız kelimeleri çoğul yazmak yerine tekil yazın.

Google büyük harf küçük harf ayrımı yapmaz. Kelimeleri istediğiniz gibi yazabilirsiniz.

Arama sırasında çıkacak sonuçlar arasında istemediğiniz kelime ile ilgili bilgileri çıkartarak sonuç sayfa sayısını azaltın. Hangi kelimeden önce “-” işareti kullanırsanız o kelimenin bulunduğu sayfalar görüntülenmez.

Örnek: İstanbul’un tarihî eserleri ile ilgili araştırma yapıyorsunuz, ancak Bizans dönemine ait eserler sizi ilgilendirmiyorsa, arama satırına “İstanbul tarihî eserleri – Bizans” yazmanız yeterli olacaktır.

İçerisinde mutlaka geçmesini istediğiniz kelimeleri yazarken başına ‘+’ koyun.

İnternet Explorer’da her seferinde www.google.com.tr adresini yazmadan, hemen arama yapabilmek için Google araç çubuğunu İnternet Explorer programına eklenti olarak kurun.

Bazı arama sonuçlarında bilgisayarınıza virüs bulaştırabilecek sitelere bağlantılar olabilir. Bunun için bilgisayarınıza bir içerik filtreleme yazılımı ve antivirüs programı kurun.

İnternette yer alan her bilgi doğru değildir. Bilginin doğruluğunu netleştirmek için arama sonuçlarından en az iki-üç tanesine de bakın.

google arama 01 GOOGLE DA ETKİN ARAMA TEKNİKLERİ

Google arama operatörleri ile ileri arama teknikleri:

inurl: Aranan kelimelerden ilkini web sitesinin URL’sinde (adres satırında) diğerlerini metin içerisinde arar.

Örnek: inurl:oracle backup

allinurl: Aranan kelimelerin hepsinin web sitesinin URL’sinde olan sonuçları getirir. Örnek: allinurl:oracle backup

intitle: Aranan kelimelerden ilkini başlık satırında arar, diğer kelimeleri ise metin içerisinde kontrol eder.

Örnek: intitle: İstanbul Boğazı

allintitle: Arama kriterinizde yer alan kelimelerin tamamının, internet tarayıcısının başlık çubuğunda yer almasını şart koşar. Örnek: allintitle: İstanbul Boğazı

intext: Aranan kelime, sayfanın metin kısmında geçmelidir. Örnek: intext: İstanbul Sultanahmet

allintext: Aranan kelimelerin hepsi metin kısmında geçmelidir. Örnek: allintext: İstanbul Sultanahmet Ayasofya

filetype: Bu operatör ile Google tarafından desteklenen dosya formatlarından herhangi birini seçerek arama yapabilirsiniz.

Örnek: filetype:pdf oracle

cache: Google’ın daha önce indekslediği ve belleğinde sakladıkları. Site bir sebeple “online” değilse, cache: güncel olmasa da işinize yarayacaktır. Örnek: cache: www.cihan.com.tr

info: Site hakkında özet bilgi verir. Örnek: info:bilisimnews.com

link: aranan siteye başka sitelerce verilmiş olan bağlantıları bulur. Örnek: link:www.engelliler.net

site: Bu operatör ise aramaları sadece belirtilen site üzerinde yapar. Örnek: site:www.linux.org.tr windows

define: Google bir sözlük gibi de kullanılabilir.

Örnek: define:sql

inanchor: Aranan kelime sayfanın bağlantı tanım metinlerinde geçmelidir. Örnek: bilgisayar inanchor:ucuz

related: Bir sitenin içerik olarak benzerlerini bulur. Örnek: related:www.codeclever.org

OR (veya): Eğer bir veya iki terimden herhangi birini bulmak istiyorsanız “OR” kelimesini kullanabilirsiniz.

Örnek: Gölhisar OR Burdur

~ (benzer): Benzeri kapsamı bulur. Örnek: ~cihan

= (birim dönüştürme): Birim dönüşümlerinde kullanılır. Örnek: 200Mb=?KB megabiti kilobyte çevirir.

Eğer ‘ben kodlarla uğraşmadan ayrıntılı arama yapmak istiyorum’ diyorsanız Google ana sayfasından “Gelişmiş Arama” bağlantısını tıklayarak çeşitli kriterlere göre filtreleme yaparak daha ayrıntılı arama yapabilirsiniz.

google arama 02 GOOGLE DA ETKİN ARAMA TEKNİKLERİ

Diğer Google servisleri:

Akademik çalışmalarda arama yapma:http://scholar.google.com/ sitesinde arama yapıldığında sadece akademik çalışmalara ulaşılıyor.

İşletim sistemine özel aramalar:

Macintosh’la ilgili aramalar için www.google.com/mac

Microsoft’la ilgili aramalar için www.google.com/microsoft.html

Linux’la ilgili aramalar için www.google.com/linux adreslerini kullanabilirsiniz.

Birbiriyle ilişkili kelimeler: http://labs.google.com/sets bu sayfada yer alan sütunlara girdiğiniz kelimelerle ilişkili diğer kelimelere ulaşabiliyorsunuz. Örneğin sütunlara sırasıyla IBM, HP, DELL gibi bilgisayar markalarını girip “Large Set” butonuna bastığınızda diğer tüm bilgisayar markaları listeleniyor.

Ayrıntılı resim arama: http://images.google.com/ sayfasında ise internet üzerinde yayınlanan milyonlarca resim içerisinden aradığınız resmi bulabilirsiniz.

İstediğiniz bir ülke ile ilgili güncel haberlere ulaşmak için: http://news.google.com/ sayfasına girin.

Hesap makinesi: Sadece yapmanız gereken işlemi yazın yeter.

Örnek: 48*2

Hava durumu: Yaşadığınız ilin hava durumunu öğrenebilirsiniz.

Örnek:: weather İstanbul

Google’da en çok neler aranıyor?: http://www.google.com/insights/search/ adresinde dünyada ve Türkiye’de 2004 yılından beri en çok aranan kelimelerle ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Kaynak

ESKİ T-SHİRTLERDEN YENİ BLUZLER


t shirt ESKİ T SHİRTLERDEN YENİ BLUZLER

Yaz aylarında deniz kenarında bikinimizin üzerine giyebileceğimiz veya evde koşuşuştururken üzerimizde püfür püfür bluzlerin olmasını isteriz. Ama devir hesap devri, üstelik kriz hala devam ediyor. O zaman ne yapabiliriz biliyor musunuz. Yukardaki resimdeki genç bayanın bize gösterdiği şekilde eski bir t-shörtten yeni bir bluz yapabiliriz…

Evet üstelikte hiç iğne ve iplik kullanmadan. Bu bluz uzun kollu ve bisiklet yakalı bir bluzdü ve sadece makas ve düğümlerle bu hale geldi. İşte size nasıl yapıldığına dair fikir ve ipuçları verecek fotoğraflar.

t shirt 03 ESKİ T SHİRTLERDEN YENİ BLUZLER
t shirt 02 ESKİ T SHİRTLERDEN YENİ BLUZLER

ve seyrederken hayran kalacağınız bir video. Beyefendinin maharetle ve hızla sıradan bir t-shirt’i , nasıl değişik bir hale soktuğunu görerek şaşıracaksınız. Kolay gelsin…

25 Temmuz 2009 Cumartesi

RAPÇİ BEBEKLER BU KEZ HAVUZDA


Rapçi bebekler bu kez havuzda şov yaptılar.

Evian adlı doğal maden sularının ‘Live Young’ sloganı için hazırlanan reklam filmi çok ilgi görmüş, bebeklerin patenli performansı tam 4 milyon kez izlenmişti.

Bunun üzerine şirket tam 11 yıl önce havuzda çekilen reklam filmini de internete koydular. Havuzda bebeklerin performansları da en az patenci bebekler kadar muhteşem…

İki reklam filmi de teknolojinin nimetlerinden yararlanılarak bir çok efekt kullanılarak çekildi.

SODALI BÖREK


sodali borek1 SODALI BÖREK

Dün canım teyzeceğim ve Duyguşum ziyaretime geldi. Teyzoşumu zaten çok severim, İzmir’e yerleştiklerinden beri onları daha bir özler oldum. Sabah gelecekleri için kahvaltıyı birlikte yaparız diye düşündüm ve Kahvaltının yanına da lezzetli bir börek yapayım dedim. Bu Sodalı Böreği yaptım . Börek harika oldu , böreği yerken bir taraftan sevdiklerinle yaptığın sohbet te harika ötesi harika. Daha ne ister ki insan…

Malzemeleri:
* 250 gr az yağlı beyaz peynir veya lor peyniri
* 1 su bardağı doğranmış maydanoz
* 5 adet yufka
* 1/2 çay bardağı sıvı yağ
* 20 cl maden suyu (bir şişe)
* 3 yumurta (biri üste)
*1 su bardağı süt

Yapılışı:
1. İç malzemeyi hazırlamak için peyniri ezip doğranmış maydanozlarla karıştırın. Diğer taraftan da iki yumurta,süt ve sıvı yağı ayrı bir kapta karıştırın.
2. Dikdörtgen bir fırın tepsisini veya 30 cm çapında yuvarlak bir tepsiyi yağlayın. 1 yufkayı bütün olarak tepsiye serin. (yufka tepsinin kenarlarından dışa doğru sarkacaktır.)
3. İkinci yufkayı ikiye bölün. Her bir parçayı kırıştırarak tepsiye eşit şekilde serin. Üzerine kaşık yardımı ile sütlü karışımdan sürün.
4. Peynirli ve maydanozlu için tamamını tepsideki 2 yufkanın üzerine yayın.
5. Üçüncü yufkayı ve dördüncü yufkanın yarısını önce sütlü karışıma batırıp , peynirli için üzerine kırışık olarak serin.
6. Tekrar peynirli içten dökün. Tepsinin en altına serdiğiniz ve dışına sarkan yufkayı iç tarafa çevirip tepsinin şekline göre katlayın. Dördüncü yufkanın yarısını ve son yufkayı üzerine serin , kenarlarını içe kıvırın.
7. Böreği istediğiniz büyüklükte dilimleyin.Üzerine kalan sütlü sosu yayın. Sonra da sodayı kesik yerlerinden böreğe dökün.
8.Son yumurtanın sarısını böreğin üzerine sürüp, susam veya çörekotu ile süsleyin.
9. Önceden ısınmış 200C fırında 30-40 dakika pişirin.

Herkese Afiyet Olsun…

24 Temmuz 2009 Cuma

IŞIĞA AÇILAN PENCERE CAM


Cam IŞIĞA AÇILAN PENCERE CAM

Günlük hayatta kullandığımız birçok nesne camdandır. Hayatımızda camın olnadığını düşünelim ne olurdu? Şeffaf hiçbir şey olmazdı. Peki cam dediğimiz şeyim nasıl oluştuğunu merak ettiniz mi? Aslında kullandığımız camlar, yapay camlardır, bununla birlikte, cam dünyada doğal olarakta bulunmaktadır. Cam bilindiği gibi inşaattan, otomotive, gıda ürünlerinden, eczacılıktan, denizciliğe kadar birçok alanda kullanılan önemli bir malzemedir. Camın hayatımızda bu kadar geniş kullanılmasına neden olan ondaki üstün niteliklerdir.

Cam temasta bulunduğu gaz, sıvı ve katı haldeki maddelerin etkilerine karşı büyük direnç gösterebilir. Bu direnç, kimyasal dayanıklılık olarak tanımlanır. Camın kimyasal dayanıklılığı ayarlanabilir özelliktedir: Camdaki alkali oranın yüksekliği camın kimyasal dayanıklılığını zayıflatırken, boroksit, alüminyum oksit, çinko oksit ve zirkonyum oksit ise camın kimyasal dayanıklılığının artmasını sağlamaktadır. Özelliği sayesinde en sağlam bildiğimiz maddelerde bile saklayamadığımız çözücü parçalayıcı birçok kimyasalı cam kaplarda tutabiliriz.

“Cam, maddenin katı ile sıvı arasındaki özgün bir halidir. Silis (kum) atomları, araya giren kalsiyum, potasyum magnezyum ve sodyum atomları ile birlikte düzensiz bir tarzda birleşir. Bu “düzensizlik” sonucunda saydam, bozulmaz ve oldukça dayanıklı (çatlama hariç, çatlak hemen yayılır) bir madde ortaya çıkar. Paslanmadığı, su geçirmediği ve saydam olduğu içinde akla gelebilecek hemen her alanda kullanılır.”

Camın fiziksel özellikleri insanların faydalanması için özel olarak dizayn edilmiştir: Camın şekillendirilmesinde en önemli etkenlerden biri yüzey gerilimidir. Bu özellik, camın çok ince gözeneklere girmesini ve bunları doldurmasına imkan tanır. Camın özgül ağırlığı, kimyasal bileşimine bağlı olarak 2,2-7,2 g/cm3 arasında değişmekle birlikte genel kullanımda olan pencere ve şişe camlarının yoğunluk değerleri 2,3-2,6 g/cm3 arasındadır. Bu değerler daha yüksek olsaydı cam şimdikinden çok daha ağır olacak ve pratikte kullanımı imkansız hale gelecekti. Cam ısıtılarak, sıcaklıkta genleşme oranı dolayısıyla sıcaklılığa dayanıklılığı ayarlanabilir. Oysa diğer pek çok madde için böyle bir durum söz konusu değildir.

 IŞIĞA AÇILAN PENCERE CAM

Çoğu cisim çok sıcak ortamdan soğuk ortama geçtiğinde olumsuz etkilenir. Oysa camlar, genellikle 100-350°C sıcaklıklarda, soğuk su içerisine atıldıklarında, sıcaklık şoklarına dayanabilmektedirler. Üstelik camın kimyasal bileşiminde mevcut olan soda, potasyum ve kurşun oksitin oranı ile oynayarak camın ısıya ve ısı değişimlerine dayanıklılığı arttırılabilmektedir. Üstelik bu yapıldığında camın ısıya dayanıksız hali ile dayanıklı halindeki görünümünde hiçbir farklılık olmamaktadır. Camın ısı sığası, camın sıcaklığı arttıkça yükselmektedir. Her cam çeşidinin değişik sıcaklıklardaki ısı sığaları değişik olduğu gibi, camların ısı sığalarının sıcaklıkla değişmeleri de değişik olabilmektedir.

Camın mekanik özellikleri de mucizevi niteliktedir. Bazı özel yöntemlerle camın dayanıklılığı yüksek oranlarda artırılabilmektedir. Bununla birlikte, tasarımlarda; sertleştirilmiş bir üründe bu oran 10 katına çıkartılabilmektedir. Böyle camlar oldukça dayanaklı olup tekme ya çekiç darbelerinde dağılmaz. Bunun yanında iki cam tabakasını arasına başka bir kimyasal ekleyerek camı dayanıklı hale getirmekte mümkündür. Bu yöntemin otomobil çağının başladığı yıllarda keşfedilmiş olması da oldukça ilginçtir:

“Güvenli camın bulunması, tam da en çok ihtiyaç duyulan zamanda gerçekleştirildi: Motorlu taşıt çağında… 1903 yılında Fransız kimyager Edouard Benedictus, deney tüpünü laboratuarının zeminine düşürdü. Tüp kırıldı; ancak dağılmadan tek parça halinde kaldı. Benedictus, kolodyum ihtiva eden sıvının buharlaşmasından sonra tüpte kalan ince plastik tabakanın parçalanmayı engellediğini anladı. Bunu not ettikten sonra bu konu üzerine fazla kafa yormadı. Ancak, kaza yapan bir aracın içindeki kızın kırılan camlardan çok feci şekilde yaralanması, bu konuyu tekrar gündeme getirmesine neden oldu. Daha önceki deneyiminden esinlenerek iki cam tabakasının arasına selüloz nitrat yerleştirerek üç katlı camı oluşturdu. Buluşu 1920′lerde arabaların ön camlarında kullanılmaya ve otomotiv endüstrisinde ciddi şekilde taklit edilmeye başlandı.”

Cam 01 IŞIĞA AÇILAN PENCERE CAM

Camın optik özelliği günlük hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girmesine neden olmuştur. Cama optik özelliğini veren kırılma indisindeki özel ayardır. Cam ışığı geçirebildiği gibi aynı zamanda iyi bir yansıtıcı da olabilmektedir. Yansıtma özelliği, cam yüzeyinin durumu ile yüzeye düşen ışığın dalga boyu ve yönüne bağlıdır. Silikat camları için ortalama yansıtma yüzdesi %4 olup, tamamen saydam bir cam gelen ışığın %92’sini geçirmektedir.

Cam Olmasaydı:

* Evlerimizde güneş ışığından mahrum olarak yaşardık,
* Mikroplar ve mikroorganizmalar hakkında bilgi edinemezdik,
* Ay ve yıldızlar hakkında gözümüzle gördüğümüz dışında fazla bir bilgimiz olmazdı,
* Temel göz rahatsızlıklarını gideremezdik,
* Laboratuarlardaki bir çok malzemeyi kullanamazdık,
* Aynalar olmazdı,
* Bütün arabaların üstü ya da çevresi hep açık olurdu,
* İçini görebildiğimiz yiyecek ve içecek kaplarımız olmazdı,
* Vitrin diye bir kavram olmaz ticaret bundan olumsuz etkilenirdi,
* Fotoğraf makineleri olmazdı,
* Televizyonlar ve bilgisayar monitörleri olmazdı,
* Ampul olmazdı, karanlığa mahrum kalırdık,
* Otomobillerde dikiz aynaları olmazdı,
* Scanner (tarayıcı), fotokopi makineleri olmazdı,
* Yüksek data transferi ve ışık aktarımı yapan fiberoptik kablolar olmazdı,
* Süs eşyaları ve biblolar olmazdı,
* Ateşe dayanıklı cam kaplar olmazdı,
* Seralar olmazdı,
* Bugün kullandığımız aydınlatma armatürlerinin büyük kısmı olmazdı,
* Vitraylar olmazdı,
* Saatleri okuyamazdık, okuyabildiklerimiz ise dış etkenlere karşı korumasız olurdu,
* Uçaklar ve helikopterlerdeki pencereler olmazdı,

Şüphesiz böyle bir Dünya kesinlikle bugünkü gibi olmayacaktı. Eğer bugün bir çok teknolojiden ve konfordan yararlanabiliyorsak bu camdaki özel yaratılıştan kaynaklanmaktadır. Camın bugünkü özelliklerde olması tek başına yeterli değildir. Camın hammaddesinin bol ve kolay rastlanır olması şarttır (kum gibi). Allah rahmeti sayesinde camın hammaddesini bol ve kolay ulaşılır şekilde yaratmıştır. Allah kullarına karşı çok lütufkardır. Kullarına yalnızca şükretmeleri karşılığında sayısız nimet vermiştir. Allah Kuran’da şöyle bildirir:

“Şüphesiz, senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf (fazl) sahibidir, ancak insanların çoğu şükretmiyorlar.” (Neml Suresi, 73)

Cam, insan yaşamı için önemli bir maddedir. Bulunuşundan günümüze kadar bir taraftan çeşitleri artarken, diğer taraftan da kullanım alanı genişlemiş, vazgeçilmez bir tüketim maddesi olmuştur. (Alıntıdır:harunyahya.org)

23 Temmuz 2009 Perşembe

ŞABAN AYININ FAZİLETİ


islam ve sevgi ŞABAN AYININ FAZİLETİ

Mübarek Şaban Ayı’na eriştik. Güzel bir aydan çıktık, güzel bir aya giriyoruz. Yeterince faziletini biliyor muyuz, doyasıya yaşayabiliyor muyuz bu hızlı ve tempolu dünyada bilinmez ama ben iç dünyamda böyle manevi duyguları hissetmeyi seviyorum. Birazda kıskanıyorum biliyor musunuz. Avrupalılar kendilerine ait dini ve manevi günlerini nasıl da yaşıyorlar. Bunun modernlikle, gericilikle, doğuculuk ve batıcılıkla bir ilgisi yok. İnsan doğası herşeyi dengede tuttuğu zaman mutlu olur. Bu güzel ayı da kendimiz ve sevdiklerimizle mutlu geçiririz inşaalah…

Bu aya “Şaban” denmesinin sebebi; faydalı yol anlamına gelen “şi’b” kelimesinden türemesi ve kendisinde birçok iyilikler barındırmasıdır. Peygamberimiz (S.A.V) buyuruyor ki:

“Şaban Ayı girince nefsinizi temizleyin ve bu ay boyunca niyetlerinizi iyi ediniz.”
“Şaban benim ayım, Receb Allah Teâlâ’nın ayı ve Ramazan ümmetimin ayıdır. Şaban günahları siler, Ramazan ise (oruç tutan müslümanları) temizler.” (Gunye, 1 /187)
Başka bir hadîs-i şerîfte:
“Şaban, Receb ile Ramazan arasında bir aydır. Fakat insanlar on(un fazîletin)den gafildir. Halbuki onda kulların amelleri, Rabbü’l-Alemîn’e yükselir. Ben de oruçlu olduğum halde amelimin Allah’a yükselmesini severim.” buyurulmuştur. (Gunye, 1/187)
Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’ın rivayet etmiş olduğu bir hadiste Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Receb ayının diğer aylar üzerine fazîleti, Kur’ân-ı Kerimin diğer kitaplar üzerine üstünlüğü gibidir. Şaban’ın diğer aylar üzerine üstünlüğü, benim diğer peygamberler üzerine fazlım gibidir. Ramazan’ın diğer aylar üzerine fazîleti, Allah Teâlâ’nın, yarattığı varlıklar üzerine fazlı gibidir.” buyurmuşlardır. (Gunye, 1 /187)

mim nun ŞABAN AYININ FAZİLETİ

Şaban Ayı Orucu:

Âişe-i Sıddîka -radıyallâhu anhâ- Ebû Seleme’ye tahdîs edip, şöyle demiştir:
“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hiçbir ayda Şaban’dakinden daha çok nafile oruç tutmazdı. Çünkü Ne-biyy-i Zişan, Şaban ayının çoğunu oruçlu geçirirdi. Ve:
«Amellerden (devam etmeye) gücünüzün yeteceği miktarı alınız. Çünkü Allah, sizlerden (amelden) bıkmadıkça (se-vâb vermekten) bıkmaz.» buyururdu.
“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize en sevimli namaz, az olsa bile devamlı kılınan namazdı.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, herhangi bir (nafile) namazı kılmaya başlayınca ona devam ederdi.” (Sahîh-i Buhâri, Kitâbu’s-Savm 1836)
Gunyetü’t-Tâlibîyn’de Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin -kuddîse sirrûh- Şaban ayı ile ilgili olarak naklettiği hadîs-i şerifler meâlen şöyledir:
Âişe-i Sıddîka -radıyallâhu anha- şöyle demiştir:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- öyle oruç tutardı ki; biz, artık orucu bırakmayacak, derdik. Peşpeşe günlerce oruç tutmadığını görünce de, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- artık oruç tutmayacak, derdik. Şaban ayında oruç tutmak, O’na daha sevgili idi. Ben:
«-Ey Allah’ın Resulü!.. Şaban’da senin (çok) oruç tuttuğunu görüyorum. (Bunun hikmeti nedir?)» diye sordum.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
-Ya Âişe Bir sene içinde ölecek olan kimselerin isimleri bu ayda (yaşayanların) defterinden silinip, Azrail -aley-hisselâm-’a teslîm edilir. Ben de oruçlu olduğum halde, ismimin defterden silinip, (diğer deftere kaydedilmesini) arzu ederim, buyurdu.
Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ- ise şöyle anlatmaktadır:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ramazan’dan sonra en fazla orucu Şaban (ayın) da tutardı. Bunun sebebi, o sene içinde ölecek olanların isimlerinin, Şaban’da diriler defterinden, ölüler defterine geçirilmesidir. Bir kimse yolculuğa çıkar (halbuki onun ismi yaşayanlar defterinden çıkarılıp) o sene ölecek olanların defterine yazılır.” (Gunye 1 /186-187)
Enes -radıyallâhu anh- der ki:
“Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e en faziletli oruç soruldu. Nebiyy-i Zîşân: /
«Ramazan-ı şerifi tazim için tutulan, Şaban orucudur.»
buyurdular.
Âişe -radıyallâhu anhâ- ise:
«-Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ayların en sevgilisi, kendisini Ramazan ayına kavuşturan Şaban ayıydı.» demiştir…” (Gunye, 1 /187)

Şaban Ayının Son Pazartesi Günü Orucu
Abdullah -radıyallâhu anh-’dan nakledilen bir hadîs-i şerîfte, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:
“Bir kimse Şaban (ayının) son Pazartesi günü oruç tutarsa, günahları bağışlanır.” (Gunye, 1 /187)
Burada son Pazartesi gününden maksad, Şaban’in son günü değildir. Zira Ramazan’ı karşılamak niyetiyle Ramazan’a bir iki gün kala oruç tutmak men’ edilmiştir. (Gunye, 1 /187)

hidayet ŞABAN AYININ FAZİLETİ

Şaban Ayı namazı:
Şâban ayı, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in ayıdır. Bu itibarla salavât-ı şerifeye çok devam etmek lâzımdır. Yine mümkün oldukça istiğfar, salavât-ı şerife, İhlâs-ı Şerif okumalı, teheccüd ve tesbih namazları kılmalıdır. Bu ayın birinci gecesinde, her rek’atte bir Fâtiha üç Âyetü’l-Kürsî ile bir tesbih namazı kılınır. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

Tesbih namazı; tevbenin, istiğfârın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır. Sünen sahipleri Hz.İkrime’den, o da İbn-i Abbas (r.a.)’tan rivâyet etmişlerdir ki; Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz muhterem amcaları Hz.Abbas (r.a.)’a şöyle buyurmuşlardır:

“Ey amca, sana on haslet haber vermekle ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günahının evveli ve âhiri, yenisi ve eskisi, hatâen ve kasten yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve âşikâr olanı mağfiret edilmiş olsun…
“Dört rek’at namaz kılarsın; her rek’atte Sûre-i Fâtiha’yı ve diğer bir sûreyi okursun. Fâtiha okumadan evvel on beş kere, ‘Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym’ dersin. Zamm-ı sûreden sonra dahî on kere ‘Sübhânallâhi velhamdülillâhi…’ deyip rükûa varırsın.
Kaynak: ilkvahiy.net (http://forum.ilkvahiy.net/mubarek-aylar/saban-ayi-bereketi-ve-tesbih-namazi-22111/)

“Rükûda olduğun halde on kere, rükûdan doğrulduktan sonra on kere, secdeye vardığında on kere, iki secde arasında on kere, ikinci secdede dahî onları on kere okursun; tamamı her rek’at için yetmişbeş’tir. Bunu rek’atlerin dördünde dahî yaparsın. (Dört rek’atin tesbihlerinin tamamı üçyüzdür.)”

Dört rek’atin ‘Sübhâne rabbiyel azıym ve sübhâne rabbiyel â’lâ…’ tesbihleri, bundan ayrı olarak önce okunur.

Saban Ayi ŞABAN AYININ FAZİLETİ

Şaban’ın 27. gecesi ,akşam ile yatsı arasında iki rekat teşekkür namazı kılınır.Zammı sure olarak, ne istenirse o okunur.Şöyle niyet edilir;
“Ya Rabbi,beni Resuli Zişan Efendimizin ayının sonuna yaklaştırdın.Rasüllullah Efendimizi ve mübarek ayını bana hem şefi’ hem de şahid eyle.
Namazdan sonra 70 istiğfar;”Estağfirullahe’l-azıym ve etûbü ileyk.”
100 defa da şu salavat-ı şerife okunur;”Allahümme salli ala ruhi Muhammedin fil-ervah ve salli ala cesedi Muhammedin fil-ecsad ve salli ala kabri Muhammedin fil-kubûr.”

Namazdan sonra “Ya Rabbi senin huzuri sırrı ehadiyyetine iltica ediyorum.”denir.

Bu ayda Hergün 100 defa “Kevser Sûresi” okunmalidir.

10 gün 100 defa “Yâ Latîf (c.c)”

10 gün 100 defa “Yâ Rezzak (c.c)”

10 gün 100 defa “Yâ Azîz (c.c)” okunmalidir.

Bu ayın 15.gecesi de Yine çok mübarek bir gece olan “Beraat Gecesi vardır.”

Söylendiğine göre,yeryüzünde müslümanların iki bayramı varsa, gökte meleklerin de iki bayram gecesi vardır. Meleklerin bayram geceleri, Şaban ayının onbeşinci gecesine rastlayan Berat gecesiyle Kadir gecesidir. Bu yüzden Şaban ayının onbeşinci gecesine “melekler bayramı” adı verilmiştir.

Sübki, tefsir kitabında buyurdu ki; “Şaban ayının onbeşinci gecesi (berat gecesi) bir yılın günahlarını, Cuma gecesi bir haftanın günahlarını, Kadir gecesi de bütün ömrün günahlarını giderir.” Berat gecesi nin faziletini de o gün anlatacağım inşaallah…

22 Temmuz 2009 Çarşamba

3G TEKNOLOJİSİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER


3g1 3G TEKNOLOJİSİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER

Telefonumun 3G’li olduğunu nasıl anlarım, nasıl görüntülü konuşacağım, faturam artacak mı? İşte tüm bu soruların yanıtını merak ediyorsanız, okumaya devam ediniz…

Türkiye’de üçüncü nesil (3G) teknoloji 9 gün sonra kullanılmaya başlayacak. Hızlı ve görüntülü iletişim olarak bilinen bu teknoloji, Turkcell, Vodafone ve Avea’dan hizmet alan cep telefonu kullanıcıları için yeni bir dönemin kapılarını aralayacak. 3G destekli telefonu bulunan aboneler birkaç saniyelik işlemin ardından 3G’ye geçebilecek.

Telefonları 3G’yi desteklemeyen abonelerin, bu teknolojiye uyumlu yeni telefon almaları gerekecek. Beş yıldan bu yana dünyanın birçok bölgesinde bu teknoloji kullanılıyor.

3G’yi destekleyen telefonlar Türkiye’de de son yıllarda satıldı. Bazı tahminlere göre 4 milyonu aşkın telefon 3G’li. Dolayısıyla bunların yeni telefon almasına gerek yok.

Türkiye, teknolojinin hızlı gelişimiyle, hızda 3G’yi sekize katlayan 3.5G teknolojisiyle yola çıkacak. Böylece 3G şebekesinin ulaştığı hız kapasitesinin 8 katına ulaşılacak. Kullanıcılar 3G şebeke sayesinde şu an GSM’deki bağlantı hızından 40 kat daha hızlı internete bağlanacak. 3G şebekesiyle 2 Mbit, 3.5G’yle de 14 MBit veri hızına ulaşılabiliyor.

Telefonumun 3G’li olduğunu nasıl anlarım?

Kullandığınız cep telefonu modelinin teknik özelliklerinde “3G”, “WCDMA” veya “UMTS” ifadelerinden herhangi birinin yazılı olup, olmadığını kontrol etmeniz gerekiyor. Bu kelimeler telefonun üçüncü nesil şebekeyi desteklediğini gösteriyor. Telefonda “şebeke” bölümüne girerek veya internette (Google, Yahoo, v.s) telefonun özelliklerini arayarak bu bilgiye ulaşabilirsiniz.

3G’ye nasıl geçerim, ne yapmalıyım?

Üçüncü nesil şebeke teknolojisine geçiş işlemi SMS göndermek kadar basit. Telefonunuz 3G uyumlu ise 30 Temmuz’dan itibaren ilgili operatöre SMS veya çağrı merkezi yoluyla ulaşarak bu teknolojiyi kullanmaya başlayabilirsiniz. Turkcell ve Avea SMS yoluyla ön kayıt toplamaya başladı.

Faturamda bir değişiklik olacak mı?

Mobil data (veri) kullanımına bağlı olarak faturaya ek ücret yansıtılabilir. Operatörler 3G’li mobil internet fiyatlarını 8 gün sonra açıklayacak. Konuşmada dakika fiyatları aynı kalacak. Görüntülü iletişim için ekstra bir ücret alınması beklenmiyor. Turkcell, Vodafone ve Avea abonelerinin 3G üzerinden görüntülü iletişim kurması için ilgili operatörlerin ara bağlantı sözleşmesini imzalaması gerekiyor.

Kontörlü hat 3G’ye geçebilir mi?

Evet. Faturalı veya ön ödemeli hat kullanıcıları bu teknolojiyi kullanabiliyor. 3G üzerinden internet bağlantısı yapıldığında bunun karşılığı faturasız hatlardan kontör olarak alınacak.

3g konusma 3G TEKNOLOJİSİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER

Görüntülü görüşme için ne gerekli?

3G servisinin kullanıcılar için en önemli avantajlarından biri de, karşılıklı olarak görüntülü iletişim yapılabiliyor olması. Bu sayede çift kameralı cep telefonlarıyla görüntülü iletişim yapılacak.

Görüşmenin yapıldığı her iki tarafta da çift kameralı model olmalı. Ayrıca iki tarafın da 3G’ye geçiş yapması gerekiyor.

3G destekli olan ama tek kamerası bulanan modeller sadece hızlı internet erişiminde bu teknolojiyi kullanabilecek.

3G teknolojisi ne işe yarayacak?

- İnternet alanında ‘dial-up’ bağlantıdan ADSL bağlantısına geçişin bir benzeri cep telefonlarında görülecek, GSM şebekesinden 3G şebekeye geçişte de hem kapasite hem de hız alanında önemli gelişmeler yaşanacak.
- Cep telefonlarından online müzik yükleme yaygınlaşacak, mobil TV sayesinde yüksek kalitede canlı televizyon yayınları izlenecek, kişiye özel televizyon program yayıncılığı başlayacak.
- İşadamları video konferans uygulamalarını her an her yerde yüksek kalitede cep telefonları üzerinden yapabilecek. Ayrıca iş dünyasında sağlık, eğitim ve güvenlik alanında yeni çözümler devreye girecek.
- Özellikle gençler, cep telefonu üzerinden karşılıklı online oyun oynayabilecekler.
- Taşınabilir bilgisayarlardan (laptop) 3G bağlantısıyla hızlı internete bağlanılabilecek.
4 dakikalık video, 3 saniyede cep’te

Şu anki testlerde 10 MB’lık bir dosyayı 14 saniyede cep telefonu aracılığıyla HSPA şebekesi üzerinden yüklemek mümkün oluyor. Ayrıca 2 MB’lık bir dosyanın farklı şebekelerdeki yükleme hızlarına bakıldığında HSPA şebekesinde şu an kullanılan GPRS’in 133 kat hızına çıkılabildiği görülüyor.

Konuşma tarafında bir yenilik yok!

3G’nin “ses” bir başka ifadeyle “konuşma’ tarafında getirdiği herhangi bir yenilik veya değişiklik yok.

3G basit anlatımıyla, cep telefonundan “hızlı internet erişimi”ni ifade ediyor.
ADSL’e rakip olan bu teknoloji cep şebekesinin kullanıldığı her yerde abonenin internete hızlı erişimini sağlıyor.

3G, bataryaya aşırı yükleniyor

Üçüncü nesil telefonların başlangıçta en önemli dezavantajı olan “ağırlık sorunu” günümüzde çözülmüş durumda. Üreticiler 3G’de de ‘en ince’ ve ‘en hafif’ ürünlerini art arda piyasaya çıkarıyor. Şimdiki sorun ise batarya tarafı. Mobil internet erişimi sırasında bataryaya aşırı yüklenme oluyor. Bu yüzden dolu bir bataryayla ulaşılan kullanım süreleri 3G’yle daha da aşağı çekilecek.

2009’da en çok satan 3G cep’ler:

Nokia
6500 Slide, 5800 Xpress, N73, 6600 Slide, E71,
3120 Classic, 6220 Classic, N79, 5610 Xpress, 6210 Navigator, N85, N95 (N95 8GB)

Samsung L700, U900 Soul, L760,
L770, U800 Soul B, Omnia 16GB, I560

Apple
iPhone 3G

Blackberry
Bold 9000

SonyEricsson
W910i, T700

Alıntıdır: www.veteknoloji.com

DÜNYANIN EN UZUN KADINLARI


gitika srivastava1 DÜNYANIN EN UZUN KADINLARI

Boy pos, kaş göz gerisi söz derler ya. İşte size dünyanın en uzun boylu kadınları. Dünyanın Dört bir yanına dağılmışlar. İlk insanların boyu 60 arşın varmış derdi büyüklerimiz. 60 arşın kaç cm yapar bilinmez ama bu hanımların boyu 2 metreyi aşıyor. Kim mi bu hatunlar, hadi okuyalım…

* Yao Defen (2 m 33 cm)
Yao Defen dünyanın en uzun boylu kadını olduğunu iddia ediyor. Uzakdoğulu bu kadın tam 2 metre 33 santimetre boyunda. Ağırlığı da tam 200 kilogram. Defen’in dev boyutununun nedeni hipofiz bezlerinde büyük bir tümörün olması.

Yao Defen

Yao Defen

Yao Defen

Yao Defen

* Sandy Aleen (2 m 32 cm)
Sandy Allen 1976 yılından 2008 yılına kadar Guinness Rekorlar Kitabı’nda en uzun boylu kadın rekoruyla yer aldı. 2008 yılında vefat eden Sandy, 2 metre 32 santimdi.

Sandy Aleen

Sandy Aleen

Sandy Aleen

* Malgorzata Dydek (2 m 18 cm)
Malgorzata Dydek, ABD’de basketbol oyuncusu. Tam 2 metre 18 santimetre boyunda.

Malgorzata Dynek

Malgorzata Dydek

Malgorzata Dydek

* Zainab Bibi (2 m 18 cm)
Zainab Bibi 2 metre 18 santimlik boyuyla İngiltere’de yaşıyor. Aslında Pakistanlı. Kendi ülkesinde boyundan dolayı hedef gösterildiği için İngiltere’de yaşadığını belirtiyor.

Zaniab Bibi

Zaniab Bibi

Zaniab Bibi

* Caroline Welz (2 m 6 cm)
Almanya’nın en uzun kadını olan Caroline Welz sadece 20 yaşında ama boyu kendi yaşıtlarının çok üzerinde.

Caroline Welz

caroline wals 1 DÜNYANIN EN UZUN KADINLARI

caroline-wals 2

* Rita Miniva Besa (2 m 3 cm)
ABD’de yaşayan Rita uzun boyundan dolayı çevresinde oldukça popüler.

Rita Miniva Besa

Rita Miniva Besa

Rita Miniva Besa 2

* Uljana Semjonova (2 m 13 cm)
Letonya’da yaşayan Semjonova, 1970 ve 80 yılları arasında basketbol oyunculuğu yaptı.

Uljana Semjonova

Uljana Semjonova

Uljana Semjonova

* Gitika Srivastava (2 m 11 cm)
Gitika Srivastava Hindistan’da yaşıyor. Eski basketbol oyuncusu. Boyu tamı tamına 2 metre 11 santimetre.

Gitika Srivastava

Gitika Srivastava

Gitika Srivastava

* Malee Duangdee (2 m 8 cm)
Malee Duangdee Tayland’ın en uzun boylu kadını ünvanını taşıyor.

Malee Duangdee

Malee Duangdee

Malee Duangdee

* Heather Greene (1 m 96 cm)
Las Vegas’ın en uzun kadını. Boyu birkaç santim daha uzun olsaydı 2 metre sınırını aşabilecekti ama yine de yaşıtlarına göre dev gibi görünüyor.

Heather Greene

Heather Greene

 

Son Yazılar

Son Yorumlar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Yumak Sepeti Blog Copyright © 2009 Flower Garden is Designed by Blog for Blog Yumak Sepeti Flower Image by YumakSepeti